Uzun zamandır sosyal medya kullanamasam da zaman zaman bazı arkadaşlarım bazı konuları bana da gönderir. Bazen kızar, bazen güleriz. Bazen de kendi sitemden kimsenin okuyup okumadığını bilmediğim yazılar yazmama neden olur.Bu yazı da onlardan biri .Baktım yine tartışmalar almış yürümüş, ben de bir iki kelam etmek isterim.
Ben tartışmalara taraf degilim. Psikolog kanunu çıksın mi tabii ki çıksın. İçinde PDR sosyal hizmet ya da bambaşka bir alan ile ilgili bir düzenleme olmadıktan sonra neden olmasın? Kendilerini ilgilendiren bir çerçeve ise neden olmasın ? Yazımın konusu bu değil ben başka bir dertteyim ?
. Bu günkü konu(ğu)muz ise bir akademisyen . İsim de vereceğim , ki herkes bilir ben arkadan konuşmaktan hoşlanmam. Hocamızın ismi Cem Şafak ÇUKUR . Kendisi profesör , Hem de sosyal psikoloji de. Kendisini tebrik ediyorum dolu dolu bir akademik yaşam, nitelikli yayınlar . Okuyoruz öğreniyoruz, zaman zaman da Twitter kullanmadığımız halde takip ediyoruz ? Hocamızın ‘sosyal’ i iyi anladığından şüphem yok ! Çünkü tweetleri de bu doğrultuda. ‘Sosyal (!)’ yazdıklarını referans gösteriyor, kullanıyor, savunma argümanı yapıyor.
Hocamız tweet in birinde PDR akademisyenlerine de sitem etmiş, ben de iyi kötü PDR akademisyeni sayılırım , o yüzden de üzerime alınarak bu yazıyı hazırladım.
Yazıya konu olan tweeti burada paylaşayım öncelikle.
Hocamın tespitlerine katılmamak mümkün değil, yasa yönetmelik bilmem ne ülkede basit şeyler (!) , istenirse hemencecik değişir, yenisi gelir. Hocamız demiş ki ruh sağlığı alanı paydaşı falan değilsiniz. Sağlıkla bağınız klinik psikoloji temelinde… Üzülerek söylüyorum ki hocamızın gelişmeleri okumada (en azından bu konuda) azıcık bilgi eksikliği var. PDR sağlıkla ilgili değil dememiş aslında ama bu bir olgu demiş. Ki yanlış kısımda burada başlıyor.
Ben bir yasa yönetmelik değil bilimsel temellerle, akıl danışılarak yapılmış bir plan paylaşacağım . Nereden nereye gelmişiz hayıflanacağım . Öncelikle plan hazırlanırken TÜRK PDR Derneği’nin katılmadığını ekleyerek başlayayım. Artık kimse çağırmadı mi gitmedik mi bilmiyorum . Ana gitmememize rağmen iyi bir taslak olmuş (her zamanki gibi psikiyatri ağırlıklı olmuş ama olsun) Planımızın adı şu ;
ULUSAL RUH SAĞLIĞI EYLEM PLANI (2011-2023)
Çok afilli değil mi, ruh diyor sağlık diyor eylem diyor . Bakın burası çok önemli, bu bakanlığın bir nevi vizyon belgesi . Hangi bakanlığın Sağlık Bakanlığı! (ruh sağlığı da sanırım bu bakanlığın ilgi alanıdır). Bakalım bakanlığımız ne buyurmuş PDR alanının sağlıkla bağlantısı (!) hakkında.
- Sayfa 81 , Hedef 6.3.5 aşağıdaki şekildedir.
6.3.5. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin ruh sağlığı hizmetlerine entegre edilmesi
- Aynı sayfadaki diğer bir hedef ;
6.4.2. Klinik psikiyatri alanında çalışan psikolog, sosyal çalışmacı, hemşire ve psikolojik danışmanlar için hizmet içi eğitim programları ve sertifikasyon standartları oluşturulması
Bu iki hedefi gördüğümüzde demek ki PDR sağlıkla ilişkiliymiş, en azından bakanlık böyle düşünüyor diyebiliriz.
Planın altıncı bölümünün adı Amaç 6 : Ruh Sağlığı Alanında Çalışanların Sayı ve Niteliğini Artırmak (sayfa 89)
Stratejimiz 6.3.5. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin ruh sağlığı hizmetlerine entegre edilmesi, bunun için bakanlığın planı 1. Rehberlik ve psikolojik danışmanların (PDR) ruh sağlığı klinikleri veya TRSM’lerde çalışmalarının sağlanması, bu konuda olası tehdit , Psikologların meslek alanı ihlali algılaması… Ne kadar tanıdık değil mi, adamlar ne öngörülü imiş dedim ben de okurken ….
Sayfa 90
6.4.2. Klinik psikiyatri alanında çalışan psikolog, sosyal çalışmacı, hemşire ve psikolojik danışmanlar için hizmet içi eğitim programları ve sertifikasyon standartları oluşturulması
Daha fazla uzatmak istemiyorum bu yazıyı ancak ilgilenenler ilgili belgeyi siteden indirip okuyabilirler. Azıcık eskilerde kaybolmasın diye kendi siteme de yükledim güvenle edinip, özenle okuyabilirsiniz.
Belgeye o dönem TPD yetkilileri de katkı vermiş, sonunda bu metin yayınlanmıştır. Bakanlık teee 2011’de PDR ruh sağlığı alanına entegre edilmelidir derken 2021 ‘de ( bu gün itibari ile ) halen PDR ile Sağlık olabilemez demek kimseye yakışmamaktadır. Yasası yok herhangi bir yasada yok derseniz psikologlarında psikiyatrist gözetimi olmaksızın hemen hemen hiçbir şey yapmaması gerektiğini savunmanız lazım . Çünkü bunun yasası bile var ?
Velhasıl kelam hocamın söylediği dünyadaki psikolojik danışma uygulamaları konusu da bir başka yazının konusu olur inşallah ?
Psikolojik danışma alanı koruyucu, önleyici ve müdahale edici her alanda olmalıdır. Olacaktır. Bunun için PDR lisans mezunu ile Psikoloji Mezununun kavga etmesine, iki alan akademisyenin birbirine laf sokmasına, dernek başkanlarının paylaşım yapmasına gerek yoktur. Kavga etmeye gerek de yoktur. Elbet bilime inanacağız , bilimsel olan ne ise onu yapacağız !
Okuyanların değerli zamanını bu konu ile çaldığım için özür dilerim ?
En dipteki not : Keşke PDR bölümlerinde psikoloji doktoralı, psikoloji bölümlerinde PDR doktoralı daha çok akademisyen olsa da biz ve öğrencilerimiz farklı perspektifleri görerek mezun olabilsek. Ne dersiniz hoş olmaz mı ?
Planı indirmek okumak saklamak dönüp dönüp bakmak için TIKLAYINIZ
Hocam;
Akademisyenliğin ve bilim insanı olmanın temel gerekliliklerinden biri emektir. Bazen yalnızca bir kavramın ve kelimeyi tam anlamak için günlerce uğraşırsınız. Ama üzülerek görüyorum ki siz buna gerek görmemişsiniz. En son yazdığımız kitap (uygulamalı sosyal psikoloji, 2019), çalışmalarıma, CV me bakmaya bile gerek duymamışsınız. Hadi bunu geçtim gönderme yaptığınız tweetin önünü /arkasına bile bakmaya gerek duymamışsınız. Hadi onu da geçtim eklediğiniz eylem planı içerisinde ufak bir tarama yapmış olsanız “psikososyal” kavramının kaç kere geçtiğini görebilirdiniz. Bunu görünce bu “sosyal” nereden geliyor diye belki inceleme yapardınız. Sosyal psikologların ruh sağlığı alanına bilimsel ve sosyal müdahale programları anlamlarda katkısı incelemek veya okuma zahmetini gireceğinizi hiç sanmıyorum. Ayrıca bilgi ve bilginin sorumluluğu insanı bazen rahatsız edebilir.
Araştırmayacağınız için ben söyleyelim. Psikolojik danışmanlığının alan ve uzmanlarının ruh sağlığının önemli ve değerli bir parçası olduğunu kaç defa tekrarladığımı görürsünüz (2 yıl önceki bir programı youtube bile izleyebilirsiniz, veya hemen önce veya sonraki tweetlerde). Ancak ülkemizdeki bu durumda yapısal sorunların olduğunu ve bunun çözülmesi gerektiğini de eklediğimi de. Sosyal psikologların (bu arada farklı uzmanlıklarım da var!) iyi olduğu konulardan biri de eylem ve bireyi sosyal bağlamında (durum da) incelemesidir. Ben sizin “bağlamınızı” tahmin edebiliyorum. Sizin adınıza ben üzülüyorum.
kolay gelsin,
Cem Şafak , 23.01.2021
Maalesef benim yazım ile cevabınız arasında bir bağ kuramadım. Psikososyal müdahale ya da psikososyal kelimesi yazımda geçiyor mu diye baktım . YAzı da bir kez bile psikososyal müdahale ile ilgili bir eleştiri ya da aksi durum göremedim . Gerçekten ne dediğinizi anlamadım . Acaba başka birine yanıt yazarken buraya mı eklediniz diye düşündüm inanın .
Tweetlerin önünü arkasını okuma konusunda da sorun yaşadığımı sanmıyorum hepsine baktım :)Hatta başka tweetlerinize de . PDR ruh sağlığı değildirden PDR ruh sağlığıdır ama ülkemizdeki PDR ruh sağlığı değildir ‘e geldiğinizi görüyorum. Üzülerek söylemem gerekir ki ülkemizdeki PDR de bilimsel anlamda counseling de ruh sağlığıdır.
Derdimiz / haddimiz sosyal psikologların ya da psikologların katkılarını sorgulamak değildir. Yazdıklarınızı bir adım geriye bakarak objektif gözle değerlendirmenizi öneririm . Ben anladığım ölçüde yanıt verdim . Eğer siz tamamen yanlış anlamışsınız iddaasında iseniz çok daha büyük sorunlarınız/sorunlarımız var demektir.
Son not benim adıma üzülmeyin . Klinik psikolog unvani almak gibi bir derdim/ihtiyacım hiç olmadı . Tartışmanın en basit tabiri ile tarafı bile değilim , benim derdim bir talep üzerinden koca bir alanı eleştirmenizin anlamsız ve bilimsel bir temele dayanmadığını vurgulamak.
Aslında çok basit ama neden anlaşamadık bilmiyorum, siz bana bir tane dayanak gösterin dediniz ben de size dayanak gösterdim . Koca bakanlığın, 50 tane adamı bir araya getirip vardığı kararı, olanı değil olması gerekeni ve hedeflediğini söylediği bir bilgiyi paylaştım .
Ben sizin adınıza üzülmüyorum doğruyu bulabileceğinizi umuyorum.
Saygılarımla.
Hocamız aşağıda alıntıladığım ifadesi ile tartışmaya son noktayı koymuş.
“Ben sizin adınıza üzülmüyorum doğruyu bulabileceğinizi umuyorum”
Umarım bende sizin “ulaştığınız” doğruya bir gün ulaşırım. Benim ismimin geçmeyeceği konu ile daha çok yazarsanız bu sürece katkı yaparsınız.
Hocamız olaya taraf değil (“çağrılmadık” diye göndermelere rağmen), olayları bilmiyor, sosyal medya takip etmiyor. Ama ne hikmetse bağlamından çıkartarak benim yazdığım birçok tweet, röportaj ve kitaba rağmen, önüne benim tweetlerim düşüyor (bu konuda masalların sonundaki 3 elma geldi aklıma neyse!), ince bir üslup ile PDR-Psikoloji ruh sağlığı konusunu benim üzerimden yazıyor. Bayesian olasılık yaklaşımına göre özellikle normal dağılımda ve anlam düzeyinde oluşabilecek olasılıklar sonsuzdur. Bu sonsuzlukta karşınıza çıkmam mucize. Tabii bağlamın takip etmediğiniz bir konuda yorum yapmanızın etik boyutuna girmeyeceğim. O da emek gibi, başka bir olasılık..
Yine sonsuz olasılıkta sosyal ve psikososyal bağlantınızı kurmamışsınız. Ben ise hatalı kurmuşum! Ancak aşağıda yine sizden alıntıladığım kısımda gönderme yaptığınız sosyal de tesadüf. Ben bir paragrafta bu kadar sosyale gönderme yapıldığını görmedim. Yetinmemiş siniz tırnak, ünlem, de/de ekleri de tesadüf. (Tabi İsrail de unutmamak gerekiyor). Hocamız bu konuda bağlamı da takip etmediği için hangi anlamı yüklendiğini (diğerleri gibi) de bilemeyiz. Bilinmezlik aleminde bilimin ışığıyla!
”Hem de sosyal psikoloji de. Kendisini tebrik ediyorum dolu dolu bir akademik yaşam, nitelikli yayınlar . Okuyoruz öğreniyoruz, zaman zaman da Twitter kullanmadığımız halde takip ediyoruz ? Hocamızın ‘sosyal’ i iyi anladığından şüphem yok ! Çünkü tweetleri de bu doğrultuda. ‘Sosyal (!)’ yazdıklarını referans gösteriyor, kullanıyor, savunma argümanı yapıyor”
Tabi ki eklediğiniz vizyon raporunun diğer kısımları da sizinle ilgili değil (2011 dayanan veriler, bölüm/kontenjan sayısı, ilişkilendirme,,). Bu arada metini beğendiğimi söyleyebilirim ancak sosyal politikanın (süreç ve yapısal sorunların nasıl çözüleceğine dair araçlar yok). 2023 e 2 yıl kalmasına rağmen çoğunun niye gerçekleşmediği de önemli değil. Başka metinler ve çalışmalar da önemli değil. Kanun ve mevzuatta! Maksat vasıl olsun yeter! (önermeniz geniş olasılıklar dahilinde onaylansın yeter! Bilimin gücü).
Keşke ilk ve sonraki yazılarınız kestirmeden “yargı” yerine sorular içerseydi, ben de kendimi ifade edebilseydim. Ama bu fırsat ortadan bu bağlam da kalmadı. Meraklanmayın çağrılar üzerine ilgili alanların akademisyenlerinden güzel cevaplar geldi. Umarım süreç güzel bir noktaya gelir. Sizin için değil ama okunma olasılığı dâhilinde başkaları için şu özeti geçeyim. Tabii ki hepimizin mesleki veya dünya görüşleri çerçevesinde yanlılıkları olacaktır. Onun için diyalog (müzakere değil) değerli. Ben olaya ağırlıklı bir şekilde sosyal politika açısından (uzmanlıklarımdan biri) bakmaya çalışıyorum, bu tartışmalar gel-gitler (kazan veya kaybet) ile alanda birbirine benzeyen iki uzmanlığı doğuracak. Ve sonunda iki grupta (özellikle öğrenci ve genç mezunlar) farklı zamanla olsa da büyük zarar görecek. Diğer meslek grupların geçtiği (İİB, öğretmenlik, mühendislik, ziraat, vb.) süreçler ve çıktılar incelenebilir. Tabi ki bu benim tahminim, olasılıklar (mucize) her daim olası.
Ben üzülmeye devam edeceğim. Sizin ikinci yazınız da dahi gösteremediğiniz medeni cesareti gösterip. Bu tartışmadan önce yazdığım tweetin tümünün adresini aşağıda kopyalıyorum.
https://twitter.com/cemsafakaybu1/status/1351551450221043713?s=20
Hem sizin hem de kendi zamanımın değerini düşünerek, bundan sonra cevap yazmayacağım.
Eyvallah!
CŞÇ 24.01.2021.
Uzun yazılar okumayalı çok olmuştu. Seviyorum ben seviyeli yanıtları, tartışmaları, öncelikle teşekkür ederim. Cevap hakkı doğurmayacak şekilde yazmaya özen göstereceğim ve daha fazla vakit almayacağım.
Elbette mesleki tartışmaları okuyorum ancak sosyal medya hesabım olmadığı için sürekli takip etmiyorum . Zaman zaman bir meslektaş zaman zaman bir arkadaş ya da öğrenci hocam bu konuda ne dersin diyerek sizin/başka birinin/PDR dernek başkanının yazılarını atar. ASla takip etmiyorum tesadüf önüme düştü şeklinde anlaşıldı ise doğru ifade edememişim demektir. Önce bunu düzelteyim.
Kullandığım italik kalın ünlem hepsi anlatımı kuvvetlendirmek için bilinçli şekilde konmuştur. Sosyal‘den kastım sizi takip eden meslektaşlarınız idi. Ve bu meslektaşlar/öğrencilerimiz zaman zaman sizin bilerek ya da bilmeyerek yanlış/eksik verdiğiniz bir bilgiyi referans gösterip oradan başlangıç noktası ile yorumlara ulaşıyorlar. PDR’nin ruh sağlığı paydaşı olduğunu gösteren bir kanun madde resmiyet vs olmadığını ifade eden söylemleri alarak buradan çıkarımlara ulaşıyorlar . Sosyal sizi referans alıyor demem bu nedenledir .
Elbette bu 2023 vizyonundaki bir çok şey sağlanamadı. Hatta yanından bile geçmedi. Geçmeyecek belki de. Ancak konumuz bu değildi. Sosyal medya tartışmaları hep bu şekilde sonlanıyor. Bir eksen kayması yaşanıyor bir anda bambaşka bir şeyi savunmak zorunda kalıyorsunuz .
Benim yazım PDR’nin DEVLET tarafından bir RUH SAĞLIĞI paydaşı olarak görüldüğü idi. Bu savımı destekleyecek TSK yönergeleri vs de ortaya koyabilirim . Hatta 2006 yılında kadar üniversite hastanelerine atanan PDR mezunlarından da bahsedebiliriz. Ben sadece bu tespitinizin hatalı/eksik olduğunu , ve insanlar sizin bu saptamanızı doğru kabul ettiği için bu yazıyı ekledim . Ancak konu sizin uzmanlık alanlarınıza, sosyal psikolojinin gerekliliğine, benim twitter kullanma alışkanlığıma kadar geldi 🙂 Sadece sizi suçlamıyorum bu konuda 🙂
Bu sefer daha net ifade edebildim diye de düşünüyorum kendimi.
İyi çalışmalar dilerim.